Sana daha iyi bir alışveriş deneyimi sunulabilmesi için sitemizde çerez konumlandırmaktayız, kullanmaya devam ettiğinde çerezler ile toplanan kişisel verilerin Veri Politikamız - Bilgilendirmelerimizde belirtilen amaçlar ve yöntemler ile mevzuatına uygun olarak kullanılacaktır.
G. Verdi, Romantik dönem bestecisi kimliğiyle Gerçekçilik akımını (Verismo) birleştirerek bizlere Romantizm ve Realizmin muhteşem birlikteliğini sunmuştur. Eserin librettisti F. Maria Piave ile birlikte, Alexandre Dumas’ın “Kamelyalı Kadın” isimli romanını da bu birlikteliğin oluşması için en doğru metin olarak benimsemişlerdir. Verdi ve Piave, eserin 19. yüzyılın ortalarında, yani o dönemin “günümüzü” temsil eden bir zaman diliminde sahnelenmesini istemişlerdir. Ancak dönemin opera yöneticileri, eserin 18. yüzyılın başlarında geçmesi konusunda ısrarcı olmuşlardır. Maalesef, Verdi’nin ölümüne kadar eser 18. yüzyılın başlarında geçtiği şekliyle yorumlanmıştır. Ben de G. Verdi ve F. Maria Piave’nin arzusundan ilham alarak, eseri 19. yüzyıla inşa ederken, aynı zamanda günümüze ilikleyerek sahnelemeyi hayal ettim.
Herkes yaşamına bir tanık bırakmak ister. Yaşamlarımız, ancak bir başkasının tanıklığında ve bakışında anlam bulabilir. Anlam, ötekinin bakışına muhtaçtır. Derler ki 'Hakikat iki kişiliktir.' Bu nedenle hikayemizi, onu anlamlandırabilecek bir başkasına emanet etmek isteriz. Birbirlerine hikayelerini emanet eden iki kadın; biri Violetta, diğerinin adıysa hiç olmadı. Biri, hiç kurulmayacak geleceğinin düşünde; diğeri ise geçmişin o kayıp masumiyetiyle son kez buluşurken, göz göze geldiler. Birbirlerine uzun uzun baktılar ve bu bakışta hakikatlerini aradılar. Aynı yerde başlamadılar ama bu bakışın tanıklığında aynı yerde bitirdiler. Bu gece, bu hikayenin bir diğer tanığı olan siz seyircilerimize iyi seyirler dileriz.